SANATA GİDEN YOL KİŞİNİN BEYNİ, GÖZÜ VE ELİNDEN GEÇER. Mehmet Erbil
   
  Mehmet ERBİL
  MUĞLA'DA BAHATTİN UYAR
 

 

BAHATTİN UYAR
Muğla’nın Yatağan ilçesi Şeref köyünde 1934 yılında doğdu.
Köy okulundan mezun olduktan sonra 1946 yılında Ortaklar Köy Enstitüsü’ne girdi.
Burada 3 yıl okuduktan sonra Sağlık Kolunu okumak üzere Kızılçullu Köy
Enstitüsüne alındı. Okulu bitirince sağlık memuru olarak Yatağan ilçesi Salkım
Köyler grubu sağlık memurluğuna atandı. 5 yıl çalıştıktan sonra Ortaklar
İlköğretmen Okulunu dışarıdan bitirdi. Daha sonra Necatibey Eğitim Enstitüsü
Türkçe Bölümünü kazarak Türkçe ve edebiyat dersleri öğretmeni oldu. Çeşitli il ve ilçelerde edebiyat öğretmenliği yaptı. 
Yazın yaşamına genç yaşlarda başladı denebilir.  Şiirleri birçok dergi ve gazetelerde
yayımlandı. 
Yaşamını Muğla’da coşkulu bir sanat anlayışına sahip dostları ile
birlikte sürdürmektedir. Onlarla bir araya geldiklerinde şiirler okunur,
gençlik yıllarının güzel anıları dillendirilir. Kısaca tadına doyulmaz sanat
söyleşileri yapılır.


 

HİKAYE
Seni ilk gördüğümde
Biblo gibiydin
Götürmek geldi içimden eve
Baş köşeye koymak şöyle hani
Örneğin radyonun üstüne.
Hiç konuşmadı yüreklerimiz,

 

Ellerimiz değmedi birbirine
Ayırdına varmadın
İnce bir cam gibi narin
Yüreğimin.
Ellerinden tutular benim ve senin,
Gene farkında değildik hiçbir şeyin
Götürdüler bir masaya, imza için…
Acı tatlı günler…
Sürüldük dövüldük, kovulduk

 

Ekmeğimizden bile olduk
Ve bu minval üzere
İkiyken üç, üçken dört, dörtken beş olduk.
Geçip gitti günler
Tükendik, yok olduk.

 

ÜŞÜMÜŞ
Bir dağ kentinin ortasında
Kimsesiz bir kar çiçeğisin
Dünyaya küsmüş.

 

Ver şu güzel ellerini bebeğim
Koy ceplerime
Ellerin üşümüş
         1963





  Bahattin Uyar; hem anılarını anlatıyor, hem de şiirlerini okuyor

On Kasım denince
Mavi gözler gelir aklıma
Sırma saçlar gelir tel tel
On Kasım denince
Bir Türk gelir aklıma
Dünyaya bedel.

Bahattin Uyar

 

 

ÇAĞRI
       (Ortaklar
         Müdürü Hayri Çakaloz’un çağrısından esinlenerek)

 

Bu topraklar seni bekler yavrum,
Bu yapraklar seni
Bu boz kırlar seni bekler yeşermek için
Uzat ellerini…

 

Bu Adabelen (1) tepesi var ya
Şu bataklık, şu sinek, şu sıtma
Hep seni bekler yavrum
Bunlardan kurtulmak için çağırdım seni
Koş gel yanıma
Uzat ellerini…

 

İşte sana boz urbalar
Ve postallar
Şu kazma, şu kürek, şu balyoz
Şu keser şu testere, şu mala
Aydınlık günler için
Derin vurmak gerekir onlara taşa toprağa, duvara
Uzat ellerini…

 

Sıcak kucağını açarak
Seni bekler 400 kişilik enstitümüz
Gelirken yıka ayaklarını
Saçlarını kestir üç numara
Giysilerini yıkat, yırtıklarını yamat anana
Sonra ta… oralardan bana
Uzat ellerini…

 

Bir çiçek olacaksın dallarda açan
O dallar meyveye dönecek
Ve düşleyebilir mi insan
Binlerce çiçek
Binlerce fidan…
Sana bir çiçek vereceğim yavrum
Bin meyve verecek
Uzat ellerini…


(1)   Adabelen tepesi. Ortaklar Köy Enstitüsünün
kurulduğu tepe

 




Bahattin Uyar





HAVA ŞİİR KOKUYOR

                Arkadaşım Yusuf Demirtaş ile yarenlik etmek ve sanat üzerine konuşmak için Ankara’da bir kahveye oturduk. Konumuz her zamanki gibi sanattı. İkimiz de resimle uğraşıyorduk. Çizgilerden, renklerden, dokulardan söz ediyorduk. Ne zaman bir araya gelsek çalışmalarımız sırasında karşılaştığımız sorunları tartışır, çareler üreten öneriler içinde bulurduk kendimizi.

                Ancak bu kez öyle olmadı. Hava şiir kokmaya ve benim usumda yoğun sözcükler kümesi oluşmaya başladı. İçimde yoğun bir dürtü oluştu. Sözcükler, dizeler dökülmeye başladı dağarcığımdan. Geldi yanı başımıza oturdu çok uzaklarda, Muğla’da oturan bir dost. Muğla’da yaşamasına karşın aramızda yerini aldı. Bu dostun bir şiiri takılıp kaldı usuma. Yanımdaki arkadaşıma bu güzel şiiri hafif bir tonda söylemekten kendimi alamadım.

                O anda masaya sipariş almak için gelen genç kızın öyle bir dudak rengi vardı ki, o göz alıcı rengi anlatamam. Kalın ve kıpkırmızı bir dudak geliyordu masamıza doğru. İşte tam o zaman hava buram buram şiir kokmaya başladı.

                “Önce dudakların girdi kapıdan” diyerek o anda geldi oturdu masamıza Bahattin Uyar. Arkadaşım da mutlu oldu. Biz şiir kokan havayı solumaya ve yaşamaya başladık. Çok uzaklardan gelen bu Bahattin Uyar şiirinin kokusu içimize tümüyle sindi. Çizgileri, renkleri unuttuk ve de unuttuk dokuları. Birden bire bu anları en güzel yaşamayı sağlayan bu şiirin sözcükleri içinde bulduk kendimizi.

                Kahvemizi yudumlarken Bahattin Uyar ve sözcükleri hiç aramızdan ayrılmadı. Tam bir sanat şölenine dönüştü masamız.

                “Sonra sen geldin gülerek” dedi Bahattin Uyar gülümseyerek. Bahattin Uyar öğretmen varsa ortamda coşku dolar içiniz, mutluluk la gülümsersiniz. Usunuzda, dağarcığınızda yer etmiş o coşkulu sesler yükselir, coşkulu düşüncelere dönüşür. Elleriniz devinimleri ile şiirin dizelerine, sözcüklerine eşlik etmeye başlar.

                “Üşümüş ellerinde akzambaklar” derken, şiir derin bir renk evrenine alıp götürdü bizi. Peş peşe sıralandı dizeler.

                “Tutuştu birden sol yanımdaki yangın yeri

                Uçuverdim sevinçten çocuklar gibi.”

                O sırada bembeyaz kahve fincanlar alınıp götürülürken, masamızda bir yığın anılar yumağı oluştu, dizildi kaldı gözlerimizin önünde. Dipdiri, yaşam dolu sözcükler can buldu, döküldü dudaklarımızdan.

                “Damarlarıma heyecan geldi

                Her sabah böyle gel ne olur.”

                Dedik ki, hava tüm şiir koksun bugün. Hava sözcüklerle aydınlansın, renklerle, çizgilerle aydınlansın. Bahattin Uyar’ın şiir dizelerinden oluşsun, aydınlansın günümüz.

                “Bir seher vakti görün ve git

                Savur saçlarını da dönüver

                Serinlesin rüzgarından dudaklarım

                Senin olsun, senin olsun

                Tüm sabahlarım.”

                Bahattin Uyar’ın bu coşkulu şiiri gönlümüzü, günümüzü aydınlattı. O her zaman olduğu gibi bizimledir, dizeleri ile yaşam sevincimizi doldurur durur. Muğlalı öğrencileri hala ışık almak için yolunu gözler Bahattin Uyar öğretmenin. Sözcüklerinden yeni evrenler oluşturmaya her an hazırlar. Yazdığı oyunları sahneye koymak için can atıyorlar. Onlar öğrencilik yıllarında olduğu gibi, onu ve seçtiği sözcükleri bekliyorlar.

                Öğrencileriniz  şiirlerinizi okuyacaklar, “Yitik Harmandan Son Taneler”den ders alacaklar yeniden.

                Sizi, yeni çalışmalarınızı bekliyorlar öğretmenim, sizi ve de dostluğunuzu, öğretmenliğinizi bekliyorlar, bekliyoruz öğretmenim.

                Sağlıklı günlerinize kavuşmanızı bekliyoruz…

                Saygılarımla Bahattin Uyar öğretmenim, sonsuz saygılarımla.

                Mehmet Erbil

                


 
  Bugün 108339 ziyaretçi (193488 klik) kişi burdaydı! SANATLA KALIN-SAĞLIKLA KALIN  
 
isteataturk.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol