SANATA GİDEN YOL KİŞİNİN BEYNİ, GÖZÜ VE ELİNDEN GEÇER. Mehmet Erbil
   
  Mehmet ERBİL
  "EGITIM ONURUMUZ KOY ENSTITULERI VE HAS ANOGLAN YUKSEK KOY ENSTITUSU" KITABIM
 

"Bu sayfalarda yer alan yazı, belge ve fotoğraflar 5846 sayılı yasanın güvencesi altındadır. İzinsiz kullanılamaz."




Arzu Kök

Arzu Kök yazdı:EĞİTİM ONURUMUZ KÖY ENSTİTÜLERİ
Elime bir kitap geçti geçen gün. Mehmet Erbil imzalı, Hasanoğlan Mezunları Derneği Yayınevinden çıkan, ‘Eğitim Onurumuz Köy Enstitüleri ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü’ isimli bir kitap. Bu kitap Mehmet Erbil’in ikinci kitabı. İlk kitabını büyük bir keyifle okumuştum. İkinci kitap elime geçince heyecanlandım doğrusu. Büyük bir merakla okudum. İlk kitapta önsöz Mahmut Makal’a aitti, Burada ise Ali Dündar’a ait. Mahmut Makal, Köy Enstitü’lü bir öğretmen ama ‘Bizim Köy’ isimli eseri ile Türkiye’yi, hatta dünyayı sallamış bir yazar aynı zamanda. Ali Dündar ise önce Pazarören Köy Enstütüsü’nü bitirip sonrasında Hasanoğlan Yüksek Köy Enstüsü’nde okumuş bir öğretmen, Türk Dili üzerindeki araştırmaları ve yazıyla ön plana çıkmış bir usta. Bir defa önsözü okurken bile nasıl değerli bir kitapla karşı karşıya olduğunuzu anlıyorsunuz. Mehmet Erbil kitabına Köy Enstitülerinin kuruluş öyküsü ile başlıyor Hasanoğlan Köy Enstitüsünün kuruluşu, sonrasında Yüksek Köy Enstitüsü oluşunu ve sonrasında da günümüze kadar olan tarihsel gelişimini artısıyla, eksisiyle gözler önüne seriyor. Okurken kâh gözlerim doldu, kâh öfkeden delirdim. Mustafa Kemal Atatürk Beyaz Zambaklar Ülkesinde isimli Grigoriy Petrov’a ait kitabı okuduğunda bu destansı hikâyeye hayran kalmış ve bu eserin Türkçe’ye çevrilerek okulların, özellikle askeri okulların müfredatına alınmasını emretmişti. O kitap; tüm yoksulluğa, imkânsızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne seriyordu. Ülkenin kaderi birkaç aydının ülke için uğraşmasıyla, köy köy dolaşarak halkı eğitime teşvik etmesiyle değişiyor ve günümüzdeki hâlinin ilk adımlarını anlatıyordu. Mustafa Kemal Atatürk eğitimin anlamını çok iyi bildiğinden eğitime tüm diğer konulardan daha çok önem vermiştir. Ve bizlere Fillandiya’lı aydınlar gibi yapın da dememiş, tüm ilk adımların atılmasını sağlamış, Köy Enstitüler’i gibi sağlam eğitim kurumları kurulmasının yolunu açmıştır. O’nun döneminde kurulan Köy Öğretmen Okulları sonradan Köy Enstitüsü oldular ama temel onundu ve gerçekten harikulade tasarlanmış okullardı bunlar. Ve eğer kalsalardı ülke adına harikulade sonuçlar doğuracaktı. Hani Mustafa Kemal Atatürk o kitapta, bin bir emekle Fillandiya’da kurulan eğitim sisteminin bugün bile dünyada en iyi eğitim sitemleri içerisinde ilk beşte gösterileceğini görmüş, bu nedenle olsa gerek belki de dünyada ilk sırada yer alabilecek bir eğitim sisteminin ülkemizde yerleşmesi için ön ayak olmuştu. Ancak ondan sonra gelenler bilemedi bunun kıymetini… Milli Eğitim Bakanlığı’nın ayırdığı ödenekle, öngörülen 21 Köy Enstitüsü’nün kısa sürede kurulup tamamlanması olanaksız olduğundan, gerek yapım, gerekse öğretim ve uygulama harcamalarının karşılanmasında köy bütçelerine ve imeceye de başvuruldu. Sonradan açılan enstitüler, daha önce açılan Köy Enstitü’lerindeki öğrenciler eliyle yapıldı çoğu yerde. İşte Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü de böyle kurulanlardandı. Öncesinde kurulan Köy Enstitülerinden öğrenciler tarafından inşa edilmişti orası. Erbil kitabında o inşa aşamalarını, öğrencilerin kendi anılarından alıntılarla anlatıyor. Ve okudukça yüreğiniz dağlanıyor. O ufacık köy çocuklarının nasıl bir inanç ve güçle o binaları yaptıklarını okudukça kendi gelecekleri için böylesine mücadele veren bu çocuklara hayran kalıyorsunuz. Hele ki yaptıkları bu binaların sağlamlığı, mimari yapısı bugünün mühendislerinin, mimarlarının bile ilgi odağı. Örneğin Erbil’in kitabında anlattığı bir olay gerçekten çok trajikomik. 1982 yılında kalorifer kazanının patlaması sonucu yıkılan müzik dersliğinin bir bölümü güya aslına uygun olarak yeniden inşa edilmiş. Ama çıkan sonuç gördüğüm resimlerde gördüğüm kadarıyla hiç de öyle demiyor. Gerçekten merak ettim onu yapan mimarı. Ama çok da üzüldüm, güya üniversite mezunu bir mimar o köy çocukları kadar bile olamamış çünkü. Kitapta Hasanoğlan ilçesi ile kurulan Enstitü tüm ayrıntılarıyla anlatılıyor. Hele ki orada uygulanan eğitim gerçekten bir harika. Her alanda uzman yetiştiren bir kurum olduğunu gösteriyor bizlere Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü özelinde tüm enstitülerin. Mehmet Erbil kitabında bunları resimlerle süsleyerek çok güzel anlatmış. O dönemde yapılanları okudukça göğsünüzün kabardığını görüyor, ülkem böylesi bir kuruma sahip olduğu için çok şanslı diyorsunuz. Sonra, sonrası hüzün… Çıkarılan bir yasayla Köy Enstitüleri kapatılıyor, Öğretmen Liseleri haline getiriliyor. Bir süre daha oralarda o ruh devam ediyor ama sonrasında sistem bu ruhu yok ediyor. Üretmek en büyük onur kabul edilirken tüketmek ön plana çıkıyor. Yapılan heykeller yıkılıyor, Erbil’in o okulda öğretmen iken bin bir emekle kurduğu müzedeki resimler (Bugün değeri milyonlarla ölçülecek) hiç ediliyor, o köy çocuklarının diktiği ağaçlar yerlerinden sökülüyor ya da kesiliyor… Emeğe düşmanlığın bu kadarı olmaz diyorsunuz okudukça… Fillandiya halkı “Bizim madenlerimiz, verimli topraklarımız yok ama bizim en büyük hazinemiz; eğitim sistemimizdir” diyor. Keşke bugün biz de eğitim sistemimizle aynı şekilde övünç duyabiliyor olabilseydik. İşte eğer Köy Enstitüleri kapatılmamış olsaydı biz de onur duyacaktık. Ülkemiz bu durumda olmayacak, dünyanın en iyi eğitim sistemi, dolayısıyla da en iyi ekonomisi, en gelişmiş ülkesi olacaktık. Ama yolu kesildi tüm bunların. Mehmet Erbil’in kitabını okudukça bunlar ve benzeri o kadar çok şey düşündüm ki anlatamam. Kendisine, bize yeniden bunları anımsattığı için teşekkür ediyorum. 340 sayfalık bu kitap inanın bir solukta bitti. Yukarıda bahsettiğim gibi kâh ağladım, kâh üzüldüm, kâh öfkelendim. Ama en çok da üzüldüm. Bu ülke halkının ve devletin bu kurumlara sahip çıkmaması bu ülkeye yapılan bir ihanetti bana göre. Ve Mehmet Erbil’in kitabını okurken bunu daha net anladım. Yeniden teşekkürler Mehmet Erbil. Emeğinize sağlık… Bu kitabı Hasanoğlan Mezunları Derneği’nden edinebilirsiniz. Keyifli okumalar…

Arzu Kök




Emel Sığınak Ersoy


Güzel yürekli hocam Mehmet Erbil...sizin gibi insanların varlığı , umudumuzu yitirmeme nedenimiz ..aldığım en güzel hediye...teşekkür ederim.. ..Emel Sığınak Ersoy 09.03.2016



Emrullah Güney Avanos'da


Emrullah Güney

Sevgili arkadaşım Mehmet Erbil'in Köy Enstitüleri konusunda ikinci eseri. Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü'nü anlatıyor.342 sayfa. Bol fotograf,çizimle görsel açıdan varsıllaştırmış. Eğitim fakültesi öğrencileri, öğretim elemanlar yararlanmalı Yarım kalan mucizeyi ele alan, Türk eğitim tarihinde önemli yeri olan Yüksek Köy Enstitüsü'nü ele alan betiği nedeniyle Değerli dost Erbil'i caan-ı gönülden kutluyoruz. 09.03.2016



EĞİTİM ONURUMUZ KÖY ENSTİTÜLERİ
ve HASANOĞLAN YÜKSEK KÖY ENSTİTÜSÜ






Nevzat Türkel Yazdı:

BEKLEDİĞİM KİTAP!

Mehmet Erbil, benim de mezun olduğum Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Okulu Resim öğretmenlerinden. Emekli olduktan sonra Ankara’ da kendi atölyesinde resim çalışmalarına devam ediyor. Bir taraftan da kitap yazıp yayınlıyor. Kısacası komple bir sanatçı O.
2014 yılında yayınladığı “Köy Enstitüleri ve Yurtseverlik” kitabı yayınlandıktan sonra büyük yankı uyandırmış ve tüm okurlarından tam not almıştı.
Mehmet Erbil’ in o kitabını adeta soluksuz okumuştum. Aynı konudaki ikinci kitabının hazırlıklarını da biliyordum ve kitabın yayınlanmasını sabırsızlıkla bekliyordum.
Beklediğim Kitap; 5 Ocak 2016 tarihinde birinci baskı olarak yayınlandı.
Mehmet Erbil; edebiyatçı değil ama, yıllar süren bir araştırma ve titiz bir çalışma sonucu hazırladığı kitabını arı, öz ve akıcı bir Türkçe ile yazmış.
Sevgili Mehmet Erbil öğretmenimiz, “Eğitim Onurumuz Köy Enstitüleri ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü” kitabını da lütfetti ve bana da imzalı olarak gönderdi.
Geçtiğimiz günlerde kitabını okurları için Ankara’ da imzaladı.
Özellikle eğitim camiasında büyük ilgi gören bu kitabı da yine aynı heyecanla adeta soluksuz okudum. Köy Enstitüleri havasını teneffüs ederek yetişmiş bizler ve bizim gibi öğretmen okulları mezunları, bu kitapta Köy Enstitülerinde yaşanılanları okuyunca mutlaka kendilerinden bir şeyler değil, çok şeyler buluyorlar ve bulacaklardır.
Aynı zamanda Köy Enstitülerinin kuruluş yılları Türkiye’ sini de pek çok yönü ile yeniden anımsayacaklar, yeni nesiller de bu dönemi öğreneceklerdir. Bundan emin olabilirsiniz.
Bu vesile ile öğretmenimiz ve dostumuz sevgili Mehmet Erbil’ i kutluyorum, tüm Hasanoğlan mezunları, tüm öğretmen okulu mezunları adına saygılarımı sunuyorum.
Eminim tüm Köy Enstitülüler de kendisine müteşekkirdirler.
İyi ki varsınız Sevgili Mehmet ERBİL Öğretmenim!...

“Köy Enstitüleri, Türkiye haritamızın 21 köşesinden bize bakan akıl ve umut gözleridir” Cavit Orhan TÜTENGİL.

Nallıhan'ın Sesi 9 Şubat 2016 s.2



Mehmet Ünal
30.01.2016 Sevgili Erbil hocamın kitap imza gününden bir anı. sevgili hocam yüreğinize sağlık.Bugün TRT de izlediğim Kemal Tahir derneği başkanının sözlerinden sonra sizlerin bir idealin yok olmaması ve bu aydın arkadaşlara cevap niteliğindeki eserinizi tavsiye etmek lazım.Proğramda o kadar yanlış bilgi ve belge vardıki yazıklar olsun koskoca TRT ye.

 Mehmet Erbil Sözünü ettiğiniz programlar dediğiniz gibi yanlışlarla dolu. Kulaktan dolma laflarla, bilimsellikten uzak bir çalışma. İşte gerçeği görenler bu bilimsellikten uzak çalışmalara bilgileriyle katkıda bulunmak zorundadırlar. Bu nedenle okuduğunuzu kendi dağarcığınızda süzdükten sonra başkaları ile paylaşmak gereği vardır. Selamlar.


 OSMAN ÖCAL  Kırıkkale'nin yerel medyası PUSULA'da yazdı 8.2.2016

http://www.pusulagazetesi.net/img/A_down.png http://www.pusulagazetesi.net/img/A_up.png

EĞİTİM ONURUMUZ KÖY ENSTİTÜLERİ   

     Üretken toplumdan tüketen ve hazırcı bir topluma geçiş yapıldığından beri ülke olarak sancılarımız dinmiyor, dinmeyecektir. Emeksiz yemek, üretmeden harcamak arzusu toplumda derin izler bırakan sosyal sorunlarla beraber umutsuz ve mutsuz bir geleceğin hazırlanmasına da vesile olmuştur.

    Hazırcı toplumun bireyleri yaşamdan kendi adına umduğunu bulamadığında sosyal patlamalara neden olmuyorsa ya devletçi düşünce geleneğinden ya da örgütlenme deneyimini kısır çekişmelere kurban etmesinden ötürüdür ki üst üste yığılan toplumsal sorunlar çözülemediği gibi, gelene ağam gidene paşam diyen ezik bir toplum ortaya çıkarmıştır.

    Türk toplumunu ezik ve mutsuz bir toplum haline getirenler ise silsile yoluyla ülkenin gündemini elinde tutan siyasiler ve siyasileri avucuna almış olan bir grup seçkinler topluluğudur.

    Yazımızın başlığından rahatsız olanlar olacaktır mutlaka aynen geçmişte olduğu gibi. Geçmişte köy ve yoksul çevre aydınlanmasından rahatsız olanlar, zaten üreten bir kesim olan köylünün aydın ve bilinçli bir üretici olmasını çekemeyenler çareyi başlıkta da belirtildiği gibi eğitimimizin onuru olan köy enstitülerini kapatmak veya işlevini değiştirmekte görmüşlerdir.

    Peki, köy enstitülerinin özellikleri ne idi, nasıl bir eğitim veriyordu, yetiştirdiği yoksul köy çocuklarına hangi bilgi ve becerileri kazandırıyordu, yetiştirip köylere gönderdiği eğitim ordusunun köylere nasıl bir etkisi oluyordu? Bu gibi soruların cevabını adını aşağıda vereceğim eserde detaylı olarak bulmak mümkün.

    Ülke, uzun yıllar devam etmiş olan büyük savaşlar ve bu savaşların etki alanı içerisinde bulunmasından dolayı gelişimini tamamlayamamış bir durumda iken köy enstitülerinin açılmasıyla beraber okur-yazarlık oranı en düşük çevre olan köylerden topladığı öğrencilerle başta derslik, atölye, yemekhane, yatakhane gibi en önemli hizmet unsurlarını kendileri yaparken aynı zamanda tüketilen birçok ürünü de kendisi üretiyordu. Verdiği uygulamalı ve kaliteli bir eğitimle yetiştirdiği elemanlar hem eğitimci, hem sanatçı, hem zanaatçı, hem inşaat ustası, hem tarım mühendisi, hem üretken bir işçi olarak köylere gidiyor ve köy aydınlanmasını sağlayan en üst düzey elemanı oluyordu.

    Biz bu dönemleri yaşamasak da daha sonra adları öğretmen okulu olarak değiştirilen ve işlevleri köreltilen ama izlerinden kalıntıların bulunduğu bir dönemi yaşadık. Öğretmen okuluna girdiğimiz yıllarda okulumuzda öğrencilerin uygulama alanı olarak iş ve resim atölyeleri, sebze ve meyve yetiştirme uygulama bahçesi, fenni kovanda arı yetiştirme ve bağ evi sahası, yumurta tavuğu yetiştirme kümesi, inek besleme ahırı, süs bitkileri yetiştirme serası, okulun döner sermayesine çalışan çelik eşya üretim atölyesi gibi çok sayıda üretim sahası vardı. Öğrencilerin yaz tatilinde yaz çalışması adı altında okulda çalışıp üretime katkı sağlama gibi bir uygulama hala devam ediyordu.

    Köy enstitüsüne öğrenci verip daha sonra verdiği bu öğrencilerden eğitim alan çok sayıda köyümüz var. Uzağa gitmeden kendi ilimiz Kırıkkale´de enstitülere öğrenci veren bu köylerle öğrenci vermeyen köyleri karşılaştırdığımızda aydınlanmalarının ne derece farklı olduğunu tespit edebiliriz.

    O dönemlerin eğitimcisiyle zamanımız eğitimcilerini, her türlü eğitim araç-gerecinin ve teknolojinin gelişmesine rağmen eğitimin kalitesini bir emekli eğitimci olarak kıyaslamak bile istemiyorum.

    Köy enstitülerini, özellikle Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsünü, Hasanoğlan Öğretmen Okulu öğretmenlerimizden Sayın Mehmet Erbil bey, büyük bir birikim ve uzun bir zaman içerisinde büyük emek harcayarak kitaplaştırmış. Değerli öğretmenimiz eserine ‘‘Eğitim Onurumuz Köy Enstitüleri ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü´´ adını vermiş. Kitap Hasaoğlan Öğretmen Okulu Mezunları Derneği yayınları tarafından yayınlanmış.

    Kitabın arka kapağında şöyle diyor öğretmenimiz: ‘‘…Böylece Anadolu aydınlanmasında eğitim bayrağı büyütülmüş yola devam edilmiştir. Ne var ki, çıkarlarını düşünenler, kendi kazançlarını önde tutanlar erken davrandılar. Türkiye´nin aydınlanmasını ilerlemesini istemeyen dış güçler de devreye girince olanlar oldu. İçimizdeki ağaların katılması ile bir araya gelip, hep bir ağızdan ürettikleri dedikodu ve olumsuz söylemlerle halkın aklını çeldiler. Direndiler; bu aydınlığa karşı geldiler. Sudan bahaneler üretip güç birliği ettiler. Kendi çıkarlarını korumak için iftiralarla dolu, önyargılarla donanmış olarak kampanyalar başlattılar…´´ Bu değerli eserden edinmek isteyenler Hasanoğlan Mezunları Derneği Necatibey Caddesi Hanımeli Sokak No: 51/9 adresinden temin edebilirler.




Veli Erten Kuman Kitabı bir solukta okudum çok akıcı yazılmış.Eğitimi öğretimi köylere ulaştıran bu okulların kuruluşlarını,yetiştirdiklerini gündeme getirdiğin için teşekkürler.04 Şubat 2016



Doğan Çelik'e kitabımı imzalarken 30 Ocak 2016

40 Yıl Sonra Bir Arada Olmak...

HASANOĞLAN MEZUNLARI DERNEĞİ’nde, Ressam Mehmet Erbil öğretmenimin “Eğitim Onurumuz Köy Enstitüleri ve Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü” adlı kitabının tanıtım, söyleşi ve imza günü...

Değerli öğretmenimi özveriyle hazırladığı bu kitabından dolayı kutluyorum. Bu kitabının içinde, öğrenciliğimde, O'nun yol göstericiliğiyle yaptığım heykelimin resminin bulunması beni mutlu etti. Değerli öğretmenime yeni çalışmalarında başarılar diliyorum.




Mehmet Ali Işıksoluğu Kitabınızı okudum, kutlarım, türüne göre başarılı, epik bir anlatım var. 



Mehmet Ayhan Paylaşımı
SÖYLEŞİ VE İMZA GÜNÜ :
" EĞİTİM ONURUMUZ KÖY ENSTİTÜLERİ VE HASANOĞLAN YÜKSEK KÖY ENSTİTÜSÜ" Resim Öğretmeni Ressam Mehmet ERBİL, Anadolu'da çalıştığı okullarda ve Hasanoğlan (Köy Enstitüsü) İlköğretmen Okulunda sanatçı gözüyle gözlemlediği ve yüze yakın kitap - makale inceleyerek alan ve kaynak taramasıyla oluşturduğu 340 sayfalık bu kapsamlı kitabını Cumartesi günü okuyucularına tanıtıyor ve imzalıyor... Kendisini bu önemli yapıtı için kutluyor, başarılar diliyoruz...
30 Ocak 2016 Cumartesi / Saat 13.00-17.00 arası... İgili mekanda buluşmak üzere !...Necatibey Caddesi Hanımeli Sk. No: 51/9 Çankaya Ankara -Sarar İlkokulu karşısı)







Dursun Uresin
 Sayın 
Mehmet Erbil öğretmenimizin kitabını 23 ocak 2016 tarihinde derneğimiz de almış bulunmaktayım. Giriş bölümünden itibaren insanı etkileyen bir havası var. Asıl kurtuluş savaşının eğitim seferbeyliğiyle başladığını gözlerim nemlenerek idrak ettim. Tüm dostlarıma kitabı edinmelerini ve çevrelerine tavsiye etmelerini salık veririm. 


Fotoğraf:  Erhan Ünal

Kendinizden parçalar bulacağınız Mehmet Erbil Öğretmenimizin 2. Kitabını edinip okumanızı tavsiye ederim.
14 enstitünün öğrencilerinin yarışırcasına inşaa ettikleri okulumuzda okuduğumuz 80 li yıllarda bilmediğim bir çok konuyu bazen gözlerim yaşararak, bazen tebessüm ederek okudum. Belki bu bilgileri o dönemde bilseydim, ellerimde oluşan nasırlardan yakınmazdım. Kuruluş yıllarını okurken " Yatılı okulda çok çalıştırıldık, çok emek verdik." Söylemlerinde bulunduğumuz anlardan utandım. Zira ilk yıllara göre biz tabiri caiz ise cennette yaşamışız.




Değerli öğretmenim Ressam Mehmet Erbil Bey yeni kitabını imzalayarak armağan etti..

Benden de söz etmiş kitabında. (Yaramazlıklarımdan değil!..)

Keyifle okuyacağım...
Teşekkürlerimle...
Bayram Vural














 
  Bugün 108213 ziyaretçi (193189 klik) kişi burdaydı! SANATLA KALIN-SAĞLIKLA KALIN  
 
isteataturk.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol