SANATA GİDEN YOL KİŞİNİN BEYNİ, GÖZÜ VE ELİNDEN GEÇER. Mehmet Erbil
   
  Mehmet ERBİL
  KÖY ENSTİTÜLERİNDEN KUTU OKULLARA
 





Fotoğraf: Mustafa Güneri

            KÖY ENSTİTÜLERİNDEN KUTU OKULLARA        

Köy Enstitüleri özlenen okullar olma özelliğini sürdürüyorlar. Sistemli, ülkemiz koşullarına uygun, insanımıza yakışan ve de tümüyle kendimize özgü bir eğitim sistemi idi. Oldukça yararlı, çevresini bilen, tanıyan insanlar yetiştirdi. Öğretmen oldular, yapıcı. Marangoz, demirci, ziraatçı, sağlıkçı oldular. Kendi okullarını yaptılar, köylerine su getirdiler, yol yaptılar köylü ile el ele, omuz omuza verdiler, önder oldular, bunları köylü ile birlikte başardılar. Her işte onlara, köylüye yol gösterdiler.

Çok okudular. Okuduklarını köylüyle de paylaştılar. Köy odaları tartışma ve aydınlanma odaları oldu. Köyün sorunlarını ele alıp tartıştılar. Tartışırken çözümünü aradılar. Bulduklarını uyguladılar. Çözüm bulamadıkları sorunları, ilgili birimlerle birlikte çözmeye çalıştılar.

Kısaca; çaresiz, yalnız, tek başına bırakılmış köylüye çare olmaya çalıştılar. Sağlık sorunlarına eğildiler. Başarabildiklerini elden geldiğince uyguladılar. Çözemeyecekleri sağlık sorunlarının, salgın gibi ivedilikle önlem alınması gereken durumları, ilgili sağlık birimlerine bildirip, çözümün kolaylaşmasını sağladılar. Bu nedenle Anadolu’da yaygın olan birçok salgın hastalıklara çare oldular, halkı bu dertlerden kurtarmayı başarmışlardır. Çünkü o yıllarda, köylere ve kasabalara ulaşması zor olan sağlık elemanları yerine, sağlık sorunlarını öncelikle ele alıp çözüm yolları aradılar, önlemler aldılar. Gerektiğinde hastalara iğneler yaptılar.

Örnek bahçeler oluşturup, komşularına ve köylülerine örnek oldular. Köylerin o güne değin bilmedikleri ağaçları ve sebzeleri yetiştirerek o bölgelerin de bu alanlarda yönlendirici ve yetiştirici önderleri olmayı başardılar.

Onlar okullarında oyun alanlarında oynadılar, spor yaptılar. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur” ilkesi içinde yetiştiler.

Bugünlerde ise okullar, kapalı bir kutu gibi apartman dairelerine sıkıştırıldılar. Bahçeleri geniş okulların bahçelerine-yeni okul alanları yokmuş gibi- yeni okul yapıları sıkıştırdılar. Oyun alanları daraldı, spor yapamaz oldular. Koridorlarda temiz havadan yoksun olarak, ders aralarında dinlenmeye zorunlu duruma getirildiler. Güneşin parlaklığı, gökyüzünün mavisi pencerelerden görüldüğü kadar olmaya başladı. Yeterince koşup, okul bahçesinde oynayamayan, spor yapamayan çocuklarımız obez olmaya başladılar. Sağlam kafanın bulunacağı, sağlam vücutlar azalır oldu.

Çare; okullarımızı geniş oyun alanları, spor yapabileceği donanımlarla donatıp, okullarda yeniden özgür ortamlar oluşturulmalıdır. Atlasın, zıplasın, arkadaşını kovalasın, maçlar, yarışmalar yapabilsinler, sağlıklı olsunlar.

Tek düze, itici görüntüler içinde olamayacak okul dinlenme alanları. Hem de beton, asfalt, parke gibi sert zeminler çocuklar için tehlikelidir. Yeşil çimlerle donatılmış bir çevre içinde doğanın olanaklarını değerlendiren tasarımlar öne çıkmalıdır. Çevreye uygun ağaçlar okul bahçesini çepe-çevre sarmalıdır. Gerektiğinde dersler okul bahçesinde yapılabilir olmalıdır, okul bahçeleri buna göre düzenlenmelidir.

Düzenlenmelidir ki, öğrencilerimiz başarıyı yakalayabilsinler. Dinamik, cesaretli, başarı gücü yüksek, araştıran, bulan bireyler olarak yetişsinler.

Yetişsinler ki, uzay çağının çocukları olabilsinler. Yetişsinler ki, ülkemiz uzay çağına ayak uydurabilsin ve de uzay çağında en önde yer alabilsin.

Öyleyse eğitim sistemlerimiz her yıl denenen, deneme tahtası olmaktan kurtarılmalı, ulusal bir eğitim çizgisi saptanarak, bu çizgi doğrultusunda, hiçbir yöne sapmadan yol alınmalıdır.

Kurtuluş yolu budur.

Kurtuluş yolu iyi bir eğitim yoludur.

Mehmet Erbil

 
  Bugün 108274 ziyaretçi (193296 klik) kişi burdaydı! SANATLA KALIN-SAĞLIKLA KALIN  
 
isteataturk.com Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol