Bu sayfalarda yer alan yazı, belge ve fotoğraflar
5846 sayılı yasanın güvencesi altındadır. İzinsiz
kullanılamaz.
İsmail Kaldırım
İSMAİL KALDIRIM YAZDI: KÖY ENSTİTÜLERİ VE YURTSEVERLİK
Toplumların ve bireylerin yaşamlarına yapılan en değerli yatırım eğitimlerine yapılan yatırımdır.
Köy Enstitülerini kuranlar yıllar önce bunun farkına varıp ellerini taşın altına sokmuşlar. İhtiyaca göre okullar açmışlar. Bireyi, yani öğretmenleri yetiştirip topluma ışık olsunlar diye göndermişler.
Bu okulların insan dimağına kazandırdıklarını kabullenemeyenler bu eğitim kurumlarının önünü kesip kapatılmasına neden olmuşlar.
Bizler bugün bu okullarda yapılanları , yaşananları birer efsana dinler gibi dinliyoruz, daha doğrusu dinliyorduk.
Günümüzde bu Köy Enstitülerinin tarihi diyebileceğimiz bir eseri Mehmet Erbil Hoca yayımladı. Dinlediklerimizden daha çoğunu anı olarak bu kitaptan okuma fırsatını edindik. Bu okullar hakkında doğrudan bilgi sahibi oluyoruz.Tarih insanın hikayesi ise hikaye de insanın tarihidir. İşte onun için bu kitaba Köy Enstitülerinin tarihi diyorum.
Erbil Hoca bu Köy Enstitülerinden Hasanoğlan'da çalışmış, anılarından yararlanmış. Hasanoğlan Köy Enstitüsünün özünde genel olarak Köy Enstitülerini anlatmış.
Akıcı bir dil kullanıp, olayları birbirine bağlama da büyük başarı göstermiş. Bizim o anıların sahipleri ile aynı dünyayı paylaştırmayı başarmış. Fotoğraflarla anıları desteklemesi ayrı bir güzellik olmuş. Anıları güncelle birleştirmesi de (Talip Apaydın'ın ölümü) daha güvenir, daha değerli kılmıştır.
Ufak tefek bazı tekrarlar, yazım hataları, noktalama işareti eksikliği; eserin amatör ve özverili bir ruhla yazıldığının sonucudur.
Teşekkürler Erbil Hoca.
İsmail Kaldırım
Kasım 2015
Mehmet Aydın
KÖY ENSTİTÜLERİ ÜSTÜNE YENİ BİR KİTAP
Resim- İş Öğretmeni Mehmet ERBİL, Köy Enstitüleri ve yurtseverlik (Payda Yayınları, 2014) adlı yeni bir kitap yayımlamıştır. 1970 yılında Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitiren ERBİL, yurdun değişik yörelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra Ankara Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu'na atanır. Burada sık sık adları değiştirilen Atatürk Öğretmen Lisesi ile Anadolu Öğretmen Lisesi'nde tam 17 yıl görev üstlenmiştir. Çalışmaları sırasında, 1942 yılında tamamlanan köy enstitüsüne ilişkin dersliklerden birini, 1973 yılında özüne dokunmadan, yapı özelliğini de koruyarak ''Resim ve İş Dersliği'ne ve Arşivine'' dönüştürür. 1994 yılında Yüksek Lisansını tamamlar.
Halen, Birleşmiş Ressamlar ve Heykeltıraşlar Derneği üyesi olan Mehmet ERBİL, kitabında eski köy enstitüleri değerleriyle yurtseverliği eşdeğer olarak niteler. Yapıtında her Köy Enstitüsünün kuruluş süreçleriyle çekilen sıkıntılarından söz eder. Orada öğrencilerin işe ve üretime dayalı enstitü izlencelerini sağlamak için büyük bir özveriyle her türlü yapılanmaları, imece yöntemine göre uyguladıklarına değinir. Odak olarak, Hasanoğlan Köy Enstitüsü ile Yüksek Köy Enstitüsü ele alınmakla birlikte, hemen 21 köy enstitüsünün çarpıcı ve tipik kuruluş yanları çok ayrıntılı bir biçimde ustaca anlatılır.
Yazar, öğrencilerin yetişme tarzları yanında, onların sanat ve teknik alanlarındaki başarılarından söz eder. Ayrı okuma, rapor, proje düzenleme, derlemeler yapma gibi üstün meziyetlerini dile getirir. Daha önceleri köy enstitüleri üstüne yazılmış ürünlerden örnek metinler sunar. O kurumlarda yürütülen öğretmen gözetimindeki incelemeli yurt gezilerine değinir. Yönetici, öğretmen, öğrenci ve tüm çalışanların tam bir uyum içinde ulusal bir birlik sergilemeleri yanında, usta öğreticiliğin önemini vurgular.
ERBİL, kuruluş ve çalışmaları yönünden ulusal aydınlanmanın birer öncüleri olarak belirttiği köy enstitülerinin türlü nedenlerle yıkılışını, bağışlanmaz birer tarihsel kötülük biçiminde yorumlar. Onca kuruluş yapılar, onca yetiştirilmiş meyvelikler ve bahçelerin üzerinde bugün ne yazık ki baykuşlar tünemektedir. Öyle ki, o dönemin tutucu kafaları, kimi yönetim binalarını yıkmışlardır. Şimdi bütün bunlara duyarlı insanların içleri sızlamaktadır.
Bundan başka yazar, köy enstitülerinden yetişip yapıtlar vermiş şu kimselerin ürünlerinden özlü örnekler vererek, onlara sonsuz saygılarını belirtir. Mahmut ve Naciye MAKAL, Talip APAYDIN, Ali DÜNDAR, Musa Kâzım YALIM, Abdullah ÖZKUCUR, Mustafa GÜNERi, Aydın İPEK ve Nevzat AKORAL...
Bu arada, içlerinde eski bir öğretmen ve yönetici olarak çalışmaktan onur duyduğumu belirtirken, yazar Mehmet ERBİL'i özlemleriyle dolu olduğumuz o özgün eğitim örgütlerini yeniden gündeme getirdiği için kendisine yürekten teşekkür ederim.
YAZAR- ŞAİR- ELEŞTİRMEN- EĞİTİMCİ
MEHMET AYDIN
Ünal Şöhret Dirlik
KÖY ENSTİTÜLERİ VE YURTSEVERLİK
Yazan: Ünal Şöhret Dirlik
Değerli Eğitimci Yazar Mehmet Erbil’in Köy Enstitülerini anlattığı bu eser
202 sayfa. Bana geliş tarihi 23 Şubat 2015. Defalarca, üzerinde dura dura
okudum. Mehmet Erbil’i yakından tanıdım. Köy Enstitülerini onunla bir daha
dolaştım. Aksu’da okuduğum dönemde Köy Enstitülerinin kapanışını
yaşamış biri olarak yazılanları ve hayatı anlatılan Köy Enstitülüleri yeniden
tanıdım.
Yazar Mehmet Erbil, kitabın arka kapağında şöyle anlatıyor kendini ve
Köy Enstitülüler sevdasını:
“Hasanoğlan Köy Enstitüsü öğrencilerinin yaptığı derslikler ve diğer yapılar
arasında 17 yılım geçti. Bu yıllar içinde, Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu,
Atatürk Öğretmen Lisesi ve Anadolu Öğretmen Lisesi resim öğretmeni olarak
görevimi sürdürdüm. Bu yılları dolu dolu yaşadım. 1941 yılında başlanıp, 1942
yılında tamamlanan dersliklerden birini 1973 yılında özüne dokunmadan, yapı
özelliğini koruyarak resim ve iş dersliğine dönüştürdüm. İlk yıllarda 5 derslik
yapıldı. Yapılan bu beş yapı, çadırlardan sonra Köy Enstitüsü öğrencilerine
sıcak bir yuva olmuş, üstü derslik, toprak seviyesinden altta olan bodrum
bölümü de yatakhane olarak kullanılmıştı. Bu yapıları; Kepirtepe, Pazarören,
Çifteler, Gölköy ve Akçadağ Köy Enstitüsü’nden gelen eğitmen, öğrenci ve
öğretmenlerden oluşan 30’ar kişilik ekipler 20-25 günde yapmışlardı. Bir yarış
içinde, güle oynaya başarmanın tadını alarak çalışmış, eğitim yapılarını
oluşturmuşlar. Ben bu bu ekiplerin yaptığıyapılarda ders gören, bu yapılara ek
olarak ytapılan diğer yapılarda alın teri olan 1950 yılı mezunları ile zaman zaman
birlikte olmak şansına sahip oluyorum.
Çok güzel anıları var. Bu anıların tümünü hemen anımsayamıyorlar. Ancak
onlar yarenlik ettikçe, söyleşileri derinlere daldıkça bazen anımsıyorlar, ya da
konuşmalar sırasında o günlerde olmuş, ya da o sizce olabilecekleri bilgilerinizin
ışığında sormayı başarabilirseniz anımsayabiliyorlar. Ve o an yaşadıkları
mutluluklarını anlatmanın olanağı yok. Bu anılarını görmeniz ve yaşamanız gerek.
O anda o günlerdeki gibi gözleri pırıl pırıl, neşe içinde gülüp coşuyorlar, yeniden
çocukluk ve de gençlik yıllarına dönüyorlar..”
Kitabın Yazarı Mehmet Erbil
Mehmet Erbil’in bu kitabında neler var:
- Önsöz : Mahmut Makal- İvriz Köy Ensttitüsü Çocukları- Anıtkabir’de Hasanoğlan
Köy Enstitüsü Öğrencilerinin Alınteri -Atatürk Işığı Köy Enstitüleri -Bir Fotoğrafın
Anımsattıkları: Aydın İpek ve Fakir Baykurt- Çalışkan Bir Köy Enstitülü İdris Aslan
- Eğitimci ve Dilci yazar Ali Dündar- Eğitimci Yazar Mahmut Makal
- Köy Enstitüleri ve Dürüstlük-Hasanoğlan Çeşmesi- Hasanoğlan Köy
Enstitüsü Açık Hava Tiyatrosu- Hasanoğlan Köy Enstitülü Musa Kâzım Yalım
-Hasanoğlan Köy Enstitüsü Öğrencilerinden Bir Demet
-Hasanoğlan Köy Enstitüsü Uygulama Okulu ve Başöğretmen
Hacı Küçük Karaca- Hasanoğlan Köy Enstitüsünün Kuruluşu
-Hasanoğlan’a Ağıt-Hasanoğlan’da Âşık Veysel-Hasanoğlan’da Gölköy Köy
Enstitüsü İzleri- Hasanoğlan’da İz Bırakanlardan Nevzat Akoral
- Hasanoğlan’da Müzik Dersliği ve Sonradan Eklenen Sinema Salonu
- Köy Enstitüleri ve Yurtseverlik- Köy enstitülerinde Eğitim ve Teknoloji
- Köy Enstitülerinde Sanat ve Kültür- Köy Enstitülü Bir Çınar Talip Apaydın
-Ladik Akpınar Köy Enstitüsü Mezunu Aydın İpek- Hasanoğlan Köy
Enstitüsü’nün Katledilen Yapıları-Mualla Eyüpoğlu ve Bağevi
- Şimdi Sözden Çok İş Zamanıdır-Köye Elektrik İsteyen Resim
- Pazarören köy Enstitülü öğretmen Veli Dpğanay-Cılavuz Köy Enstitülü
Mustafa Turan
- Köy Enstitülü Bir Usta Abdullah Özkuçur- Yerkesik ve Naciye Makal
- Üretken Bir Köy Ensttitülü Süleyman çalışkan- Köy Enstitülü Öğrenciler
Devletten Alacaklıdır
- Ve Mustafa Güneri Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nün Objektife Yansıyan Tarihi
-Kaynakça
- Özgeçmiş
ÖNSÖZ’de Mahmut Makal “Ulusal Duygu ve Köy Enstitüleri, Halk Budur, Atatürk
Yanlış mı Söyledi?, Askere, Öğrenciye bakışları, Ulusal Duygu Tartıcıları ve
Enstitüler Türk Buluşudur
Başlıklı yazılarında Köy Enstitülerini içinde yaşamış biri olarak enine boyuna anlatıyor.
*İçindekiler Bölümüne bir göz atacak olursak hepsi de üzerinde ısrarla durulacak
konular işlenmiş, yazarlar tanıtılmış, Köy Enstitüler ele alınırken “her derde deva” olan
öğretmenlerin yetiştirilmesinin ele alındığı görülüyor. Bilhassa “ ENSTİTÜLER TÜRK
BULUŞUDUR” görüşü ne kadar doğru bir görüş.
Kitap baştan sona çok güzel ve okunası konuları içeriyor. Mehmet Erbil’i kutluyorum.
Ben değerli okuyucularım için sayın Erbil’in kitabından Mahmut Makal’la ilgili Söyleşiyi
seçtim. Bakalım beğenecek misiniz?
EĞİTİMCİ YAZAR MAHMUT MAKAL
“Mahmut Makal’ı bilmeyen var mı? Varsa internet ortamında adını yazıp, sanal
ortamda şöyle bir dolaşsın. Karşısına sayfalar dolusu yazılar, yazdıklarından parçalar
çıkacaktır. Üşenmeden okurlarsa, o sayfalarda yazılanları didik didik edip, incelemeden,
okumadan geçemeyeceklerini göreceklerdir. Çünkü Makal’ın yaşamı, yaptıkları, yazdıkları,
çektikleri bu satırlar arasında yer alır. Zaman zaman hayıflanırsınız. “Ülkesini, halkını,
köyünü bu denli seven insana bunlar yapılır mı?”demekten kendinizi alamazsınız.
Mahmut Makal, Aksaray ilinin Demirci köyünde 1930 yılında doğdu. İlkokulu bitirdikten
sonra sınavını kazanarak 1943 yılında İvriz Köy Enstitüsü’ne girdi.
İvriz Köy Enstitüsü’nde öğrenci iken, okudu, yazdı. Yazdıklarını dergilerde okurları ile paylaştı.
Köyüne dair usuna gelenleri notlar halinde, büyük duyarlılıkla yazdı. Dur durak bilmeden yazmayı,
araştırmayı ve de okumayı sürdürdü. Şiirlerle başladığı yazın yaşamı öğrenciliği sırsında da yine
dur durak bilmeden sayfalara yansımaya başladı. İvriz Köy Enstitüsü’ne gelen arkadaşı Ali
Dündar’la şiirleri konusu üzerinde uzun uzun konuştu. Ali Dündar; Mahmut Makal’a; “Düşünceye
sınır olmaz. Ölçü kuralları ile kafiyeli şiirler yazılabilir, böylece duygular ve düşünceler daha serbest
anlatılmış olur” diyerek onu yüreklendirir. Ali Dündar, Mehmet Başaran, İsa Öztürk ve Bekir Semerci
Yüksek Köy Enstitüsü’nde öğretmenleri Sabahattin Eyüboğlu başkanlığında Köy Enstitüsü Dergisi’nin
öğrenci yazı kurulunda yer alıyorlardı. İvriz gezisi de bu kapsamda, yazı ve bilgiler toplamak amacıyla
yapılmıştı. Mahmut Makal’ı dergide yer alan şiirlerinden ötürü tanıyordu, yakınlıkları bundandı.
Mahmut Makal bu yakınlıkları ve bu heyecanları hep yaşadı.
Öğretmen olduktan sonra da içi içine sığmıyordu. Öğrencilerine bilgiler aktarıyor, köy odasında köy
halkına yazılar, öyküler okuyordu. Hele Köy Enstitüleri Dergisi’nde çıkan öğrenci yazılarını ve
araştırmalarını okuyor, bazı okuyanlar bu yazılanlara inanmıyor; bunları öğrencilerin yazıp
araştıracağını uslarına dahi getiremiyorlardı. Ne var ki, işin doğrusu buydu, okudukları hepten
gerçekti. Kısaca Köy Enstitülü öğrenciler, yoğun bir bilgi birikimi ve yoğun bir çevre bilinci ile
donanıp yetişiyorlardı. Her şey ile ilgilenip öğreniyorlar, araştırıyorlar, yazıyorlar ve de bunları
tez elden çevresindekilere aktarıyor,"paylaşıyorlardı" çünkü bilgi, paylaştıkça
ve halka ulaştıkça değer kazanıyordu.
Bu nedenledir ki; onalar halkına yöneldikçe, yol gösterdikçe, bilinçlenme ortamına yönelttikçe
tedirgin olanlar da çoğaldı. Ellerindeki güç ve yetkilerin bir bir ortadan kalkacağını, değersiz hale
geleceğini görmeye başladılar. Bundan böyle gerçeklerin üstünü örtemeyeceklerini ve halkı kul
olarak göremeyeceklerini sezmeye başladılar.O sırada Mahmut Makal’ın , 17 yaşlarında Nurgüz
köyünde tuttuğu notlar, 1950 yılının başlarında “Bizim Köy”adıyla yayınlandı. Tüm yazarlar,
okuyucular, yöneticiler bu yapıttan söz etmeye başladılar.Ülke gerçekleri gözler önüne serilmiştir.
İlgi büyüktür ve yayınevi kısa sürede 4 baskı yapmıştır.
Aydınlatmacı çalışmalardan ötürü tedirginliği artanlar, fırsat bu fırsat dediler. Bizim Köy adlı kitabı
nedeni ile yoğun bir karalama kampanyasına giriştiler. İlkin, daha kitabının baskısını bile görmemiş
olan Mahmut Makal’ın evini aradılar ve Makal’ı tutukladılar. Mahmut Makal kitabını, kış koşullarının
sonrasında, köye gelen bu jandarmalarda görmüştü. Ceza mı aldı, hayır. Sadece tutuklu bulunduğu
süre yanına kar kaldı. Daha sonra da köşkten davet aldı, Cumhur başkanı ile görüşme yaptı. Bu
görüşme sonrası “Bazı şeyler değişir mi?”diye düşünüldü. Ne var ki, değişen bir şey olmadı. Yine
eski karalamalar, sürgünler sürdü gitti.
Öğretmenliğini rahat yapamaz hale geldi. Altı yıllık öğretmenliğinden ayrılarak 1953 yılında
Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girdi ve 1955 yılında bitirdi ve müfettiş oldu. Ancak soruşturmalar,
tedirgin etmeler son bulmadı, peş peşe geldi. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Adana’da görev
yaparken müfettişliği elinden alınarak sağırlar okulunda Türkçe öğretmenliğine atandı. Bu
zorluklar içinde öğretmenlik yaşamı 17 yıl sürdü Öğretmenliği bırakmak zorunda kaldı. Bir süre
Venedik Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı dersleri verdi. Arkasından Karadeniz Bakır
İşletmeleri’nde çalışmaya başladı. Yazı tutkusu sönmüyor, sürekli yazıyordu. İnceleme, gezi,
hatta fıkra türünde yazılar yazdı.1976 yılında da çalıştığı kurumdan emekli oldu.
Tüm bunlara karşın Mahmut Makal da, Anadolu insanının sevecenliğini abartısız olarak görmek
fırsatını da bulursunuz. Bu nitelikleri yazdığı yazılarda ,öykülerde tüm sıcaklığı ile görülür ve sezilir.
Ayrıca duruşu ve aydınlık saçan bilgeliği ile de toplumcu, gerçekçi bir yazar olma niteliğini fazlasıyla
hak eder.
Bu nedenle; Mahmut Makal, “Bizim Köy” adlı yapıtı ile 1966 yılında Uluslararası Eğitim Bilim ve
Kültür Kuruluşu ÜNESCO’nun “Dünya Kültürüne Hizmet Ödülü”nü almıştır. Daha donra 1977 yılında
da “Değişenler” adlı yapıtıyla Türk Dil Kurumu ödülüne layık görülmüştür. Seksen yıllık yaşamı Köy
Enstitülü olma ruhuyla dolup taşmış, aydınlık ve ülkü dolu sevecenliği ile topluma mal olmuş bir
Cumhuriyet dönemi yazarımızdır.
Dahası Mahmut Makal, eğitimciliği, yazarlığı, öncü oluşu nedeniyle de 2001 yılında “Mustafa Necati
Onur Ödülü”ne değer görüldü. Gerçekten yerinde ve doğru bir hak edişti bu. Tüm saygım ve içtenliğimle
kutlarım.
O’na tüm bu diriliği ve genç düşüncesi ile yazın dolu, topluma aydınlık saçan daha nice sağlıklı
yıllar diliyorum.
Teşekkkürler Mehmet Erbil, sayende Köy Enstitülerinde güzel bir yolculuk yaptık.
Uzun ömürler sevgili Mahmut Makal…(ÜŞD)
KİTABIM ÇIKTI(1),
ANLATILMAZ DUYGULAR
İÇİNDEYİM
Düşündüm, düşündükçe yazdım. Yaşadım, yaşadıkça
yazdım. Gördüm, gördükçe yazdım. Yazdıklarımı
paylaştıkça çok okunduğunu, çok beğenildiğini duydum
ve de gördüm. Dostlar bunları kitaba dönüştürmemi istediler.
Onları kıramazdım ortaya bu yapıtım çıktı. Yoğun ilgi
gördü. Olumlu eleştiriler aldı. Anlatım dilim, türkçem
beğenildi. Akıcı yazdığım noktasında birleşti okuyanlarım.
Okuyanlara teşekkür ederim. İşte örnekler:
09. Aralık. 2014
Fotoğraf: :Emrullah Güney 25 Aralık 2014
Köy Enstitüleri ile ilgili yayımlanmış pek çok kitap var.
Okumaktan tad aldıklarımın yeri başka. Mustafa Ekmekçi' nin,
Mehmet Erbil'in ve Bulancak Atatürkçü Düşünce Derneği'nin
yayımladığı 3 eser... Öğretmen yetiştiren eğitim fakültelerinin ders
vericileri bunlardan haberdar olmalı!
Başka türlü nasıl yararlı olunabilinir ki !
Emrullah Güney
25 Aralık 2014
Payda Yayıcılıkta İmza Günü 10 Ocak 2015
Mehmet Erbil ve Nevzat Türkel
Nevzat Türkel yazdı:
BİR KİTAP ve DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ!
Geçtiğimiz hafta, beklediğim kitap çıktı. Bu kitap, sevgili
dostumuz ve meslektaşımız, ressam Sayın Mehmet Erbil’ in
“KÖY ENSTİTÜLERİ ve YURTSEVERLİK” isimli kitabı.
Öncelikle Sevgili Erbil Hocamızı bu güzel ve değerli eser
için gönülden kutluyorum.
Sayın Erbil kitabı çıktığı gün, bana kargo ile gönderme
nezaketinde bulundu. Bunun içinde kendisine teşekkür
ediyorum. Kitap ertesi günü elime geçti ve o akşam,
deyim yerindeyse soluksuz okudum ve akşamdan bitirdim…
Sayın Erbil bu 200 sayfalık kitabında bir dönem ülkemizin
yüz akı ve tüm dünyaya örnek olan Köy Enstitülerini ele
alırken, benim de eğitim öğretim gördüğüm, kendisinin de
Resim öğretmeni olarak görev yaptığı o zamanki adıyla
Hasanoğlan Köy Enstitüsü, bizim zamanımızda ki adıyla
Hasanoğlan Atatürk İlköğretmen Okulu’nu merkez olarak
almış.
Öncelikle Sayın Erbil beni aldı yıllar öncesine götürdü,
yıllar sonra Hasanoğlan’da bir kez daha yaşadım ve 1940 lı
yıllarda Hasanoğlan’ı kuranlarla birlikte, binalar yaptım,
bahçeler kurdum, dağları aşıp sular getirdim, ürettim.
Üretmeden tüketmedim.
İmza Günü 10 Ocak 2015
Sayın Erbil, Köy Enstitülerinin ilkesi olan; “Üretmeden
tüketmek en büyük ahlaksızlıktır” ilkesini bir kez daha
bizlere anımsatırken, sanki yeni nesillerinde beynine
silinmeyecek şekilde kazımak istiyor gibi. İnsan keşke
demekten kendini alamıyor.
Kitabın “Aşık Veysel Hasanoğlan’ da” bölümünü okurken,
ve Veysel’ in kendi elleriyle diktiği kiraz ağacının akıbetini
okurken göz yaşlarımı tutamadım….
Bu kitabı özellikle o günleri yaşamak adına öğretmen okulu
mezunlarının, genç nesillerinde ülkemizin geleceği ve
gelecekte ulaşmasını hepimizin arzuladığı refahı yaşamaları
için mutlaka okumaları gerektiğine inanıyorum ve salık
vermekten büyük gurur duyuyorum….
Sevgili dostumuz, öğretmenimiz Sayın Erbil’i, tamamen
belgelere dayanan bu güzel eseri bizlere sunduğu için bir
kez daha gönülden kutluyorum ve teşekkür ediyorum…
Emeğine sağlık Sayın Erbil, sevgiyle ve saygıyla ve yeni
kitaplarında buluşmak dileğiyle…
Nevzat TÜRKEL
09 Aralık 2014 Salı saat 22.00-22.30
(1) Mehmet Erbil, Köy Enstitüleri ve Yurtseverlik, Payda
Yayıncılık, 2014 Ankara.
-Yüreğine, kalemine sağlık Nevzat öğretmenim. Bu denli övgüyü
haketmediğimi düşünüyorum. Hasanoğla'da okumanın verdiği
duyarlılık satırların içine sinmiş. Tüm Hasanoğlan mezunlarına
yürekten selam olsun. Onlar destan yazdılar. Onlar kasaba kurdular.
Onlar yakmadılar, yıkmadılar, kesmediler. Çevrelerini yeşertip
cennete çevirdiler. Tümüne yeniden selam olsun.
Mehmet Erbil
-Sayın Erbil; siz çok daha fazlasını hakediyorsunuz. Biz
Hasanoğlan’da okuyanları bu kitabınızla öyle mutlu ettiniz ki
kelimelerle anlatmak olası değil. Ben bir kez daha teşekkür ediyorum.
Kolay gelsin, iyi akşamlar.
Nevzat Türkel
Gülhayat Varlık
GÜLHAYAT VARLIK YAZDI
-Mehmet öğretmenim, gönderdiğiniz değerli kitabınızı aldık....
Çok teşekkür ederiz...Hasan da ben de okumaya başladık..
Kapak resmindekilerden birisi de benim babam diye bakıyor,
heyecanlanıyorum..Babam 1950 mezunu DEDE ÜNAL...Babam ,
ben ve oğlan kardeşim MEHMET ALİ ÜNAL aynı okulda okuduk
ve mezun olduk..Hasan ve ben 1971 mezunuyuz...Çok duygulandım...
Size çok teşekkür ediyorum..SEVGİLER,, SELAMLAR....
Gülhayat Varlık
Sevgili Gülhayat Varlık;
Daha önce de yazmıştın. Babam "Sait Bozkurt adını sık sık anardı" demiştin.
Babanız Dede Ünal, Sait Bozkurt öğretmenle sınıf arkadaşı idiler. Anıtkabir
inşaatına sınıfça birlikte gittiler. Sait Bozkurt öğretmene sorduğumda,
"Evet Dede Ünal sınıf arkadaşımdı. Anıtkabir'de birliklte çalıştık.
Aramızdaydı" diye belirtti. Böyle bir babanın kızı olduğunuz için size ne mutlu.
Sevgiyle kalın. Selamlar Varlık ailesine. (9 Nisan 2015 Perşembe)
İmza Günü 10 Ocak 2015
Arzu Kök
Arzu Kök yazdı:
KÖY ENSTİTÜLERİ VE YURTSEVERLİK (1)
1948 Adıyaman doğumlu bir Resim öğretmeni, Ressam Mehmet Erbil.
Yıllarca Hasanoğlan’da öğretmenlik yapmış ve orada Köy Enstitülerinin
büyüklüğünü görmüş. Köy Enstitülerinin ne kadar önemli kurumlar olduklarını,
orada yetişenlerin nasıl birer cevher olduklarını orada geçirdiği yıllar içerisinde
çok daha iyi görmüş, anlamış. Ve emekliliğinden sonra Köy Enstitülerine ve
Köy Enstitüsü mezunlarına bir vefa borcu olduğunu düşünerek bir kitap yazmış
“Köy Enstitüleri ve Yurtseverlik” adında. Kitaba sağolsunlar imzalı bir şekilde
verdiler bana. Çok mutlu oldum ve bir solukta okudum.
Ardından da bu kitap üzerine yazmadan duramadım doğrusu.
İmza Günü 1972 lerden Ayşe Kavak Aydın, Nutkiye Karabacak 10 Ocak 2015
200 sayfalık kitabında bir dönem ülkemizin yüz akı ve tüm dünyaya örnek
olan Köy Enstitülerini ele alıyor. Kitap daha çok Köy Enstitüsü mezunlarıyla
yapılan söyleşiler sonucu onlar için yazılmış denemelerden oluşuyor. Ancak
yıllarca görev yaptığı yerin Hasanoğlan olmasından ötürü olsa gerek
Hasanoğlan ağırlıklı olmuş. Ancak sanılmasın ki sadece Hasanoğlan var, değil.
Neredeyse tüm Köy Enstitüleri var bu kitapta. Kitabın önsözü yine bir Köy
Enstitülü olan Mahmut Makal’a ait. Köy Enstitüsü ruhunu anlatıyor o da
yazdığı önsözde.
Kitap Payda Yayıncılık tarafından basılmış.
İmza Günü Müzeyyen Yıldırım ile birlikte 10 Ocak 2015
Yıl, 1940’lı yılların başı, Hitler neredeyse tüm Avrupa’yı kapsayan cephelerde
savaşıyor. Türkiye’nin de savaşa girme ihtimalinden söz ediliyor. Halk gıda ve
diğer ihtiyaçlarını ‘vesika’ yardımı ile karşılayabiliyor. Milli gelir büyük oranda
azalmış durumda. İşte bu durumdaki Türkiye’nin koşullarında bile, gelecek
nesillerin yetiştirilmesi projesine öncelik verilmiş. Zira Atatürk ülkeyi Türk
Gençliğine emanet etmişti ve iyi yetiştirilmeleri gerekiyordu. Bu amaçla da
17 Nisan 1940 tarihinde Köy Enstitüleri Kanunu kabul edilmiştir. Tam 74 yıl önce.
İki yıl sonra da sistem, organizasyon ve yöntemlerinin ne olacağı hususunda bir
kanun çıkarılmıştır. Ancak bu kanun alışılagelenden farklıdır. Çünkü bu kanun bir
yatırım projesine, hatta ve hatta bir fizibilite raporuna benzemektedir.
İmza Günü Sümbül Türkmen Sayhan ile birlikte 10 Ocak 2015
1940’lı yıllarda ülkedeki okuma-yazma oranı %20 civarında. Tarımda saban
dışında alet kullananların sayısı parmak sayısını geçmiyor. Suni gübrenin adı
bile duyulmamış. İşte bu durumdaki köylere, şehre tayini çıksın diye yanıp
tutuşmayan, çevrenin zanaat imkânlarının gelişmesine katkı koyabilecek,
tarımdan anlayan öğretmenler yetiştirmek amacıyla kuruldu
Köy Enstitüleri. Beş yılda 30.000’e yakın öğrenci ile 21 tane Köy Enstitüsü
kurulmuş. 1940’lı yılların başındaki öğretmen sayısı bu enstitüler sayesinde
iki katından fazla bir seviyeye ulaşmış. Öğretmen sayısındaki artış oranı %55.
Krişna Sanat Galerisi İmza Günü 24 Ocak 2015
Bu enstitüler sayesinde köylerde yaşam standardı artmış, tarım daha bilinçli
bir şekilde yapılagelir olmuştur. Enstitülerden mezun olan her öğrencinin
çantasında bir köyde halka hizmet için gerekecek her türlü alet-edevat mevcut
bulunmaktaymış. Çekiç, çivi, orak, testere, ilkyardım çantası…v.b… Ancak
1952’li yıllara gelindiğinde Demokrat Parti , dış mihrakların da kışkırtmasıyla
bu gençlerin çantalarında bulunan orak-çekiç ikilisini komünizm’i yayma
çabası olarak algıladılar. Ve yazıktır ki bunun sonucu olarak tüm Köy
Enstitü’lerini kapattılar. Hatta Köy Enstitüleri’nin kurucularından olan
Hasan Ali Yücel‘komünist’ olduğu gerekçesiyle yargılandı.
Oysa Köy Enstitüleri bir çölü vaha oluşturarak kurtarma projesinden başka
bir şey değildi. Açık oldukları sürece de birçok vaha oluşturabilmeyi başarmış
mükemmel bir projeydi.
İmza Günü 24 Ocak 2015
Ancak bu kadar başarı ve iyi yetişmiş bir nesil bazı çevrelerin işine gelmedi.
Kapatıldılar tek tek. Oysa geleceğe yapılmış en büyük yatırımlardan bir tanesiydi.
İmza Günü 24 Ocak 2015
Hasanoğlan Köy Enstitüsü Kurucu Müdürü Hürrem Arman “Kollarımızı
kaldırıp vatan için yemin ettik.” diyordu. Evet yemin etmişti tüm öğretmen
ve öğrenciler. Ülkenin kalkınması adına hiçbir şeyden kaçınmamışlar, hatta
imkansızlıklar içinde imkansızı başarmışlardır. İşte bu nedenle en büyük
yurtseverler onlardır. Üstelik bunları yaparken asla gocunmamışlar, güle oynaya,
hatta birbirleriyle yarışır şekilde yapmışlardır her şeyi. Mehmet Erbil’in kitabında,
şu sıralar yaşları 80’nin üzerinde olan bu insanların anlattıkları onların bugün bile
o heyecanı nasıl yaşadıklarının göstergesi niteliğinde. Okurken bir kez daha Köy
Enstitülerine ve mezunlarına imrenecek, bugünkü eğitim sistemimize bir kez daha
kahredeceksiniz.
“Aşık Veysel Hasanoğlan’da” başlıklı kısmı okuduğunuzda Veysel’in kendi
elleriyle diktiği kiraz ağacının akıbeti hüzünlendirecek sizi. “Anıtkanbir’de
Hasanoğlan Köy Enstitüsü Öğrencilerinin Alın Teri” kısmında gözyaşlarınıza
hakim olamayacaksınız.
Tüm illerden gelen yüzlerce Köy Enstitülü öğrencilerin alın teri ile yapılan
Hasanoğlan Köy Enstitüsü binalarının bu günkü içler acısı halini okurken
duyarsızlığımıza, değerlerimize sahip çıkamıyor olmamıza ah edeceksiniz.
Bu kitap sizi hem ağlatacak hem de düşündürecek. Ama umarım ki bu d
üşünceler verim verir ve bir ışık olur okuyan herkese, mücadele gücü verir.
Türkay ve Aydın Erkek, Nur Esen ile birlikte 24 Ocak 2015
Tamamı belgelere dayalı bu güzel eseri bizlere hazırlayıp sunduğu için teşekkür
ediyoruz kendisine. Umarım okuyucusu bol olur. Kendisini gönülden kutluyor,
yeni kitaplarını beklediğimizi belirtmek istiyorum.
Arzu Kök
(1) Mehmet Erbil, Köy Enstitüleri ve Yurtseverlik, Payda
Yayıncılık 2014 Ankara
Arzu Kök'e bu yazısından dolayı çok teşekkür ederim. Kalemine sağlık.
Mehmet Erbil Yerkesik Halk Kütüphanesi'nde (Fotoğraf: Nabide Kılınç)
Nabide Kılınç ve Mehmet Erbil
MEHMET ERBİL YAZDI, KÖY ENSTİTÜLERİ VE YURTSEVERLİK.
(Mehmet Erbil kitabını 10 Ocak 2015’te Payda yayıncılık Kızılay Ankara’da
imzalıyor)
Sevgili Erbil; Orada olmayı ne çok isterdim. Hani denir ya bazen gitmeseniz,
görmeseniz de göz, gönül, kalp durur mu atar, heyecanla. Böylesine heyecan
anlarını kendi gözlemimle arşivime, tarihe kaydetmek isterdim. Biraz erken
olmuş, havada soğuk. Don var buralarda. Kar bir pamuk savruğu kadar yağdı.
Biraz daha olsaydı vakit. Kalbim orayı özledi. Sizleri, Ulus'u, sevgili Ata'mı
özledi . Heyecanım artıyor, durmadan. Gözlerim ışıl ışıl sevinç yakıyor, o anlara.
Geçen gün Mahmut Makal ve Naciye Hanımla görüştüm. Hem de öylesine
tesadüfle. Şimdi Naciye hanımın yengesi Raşide teyze ile tesadüf buluştuk,
haydi telefon açalım Ankara'ya dedik, konuştuk. Şimdi ben de bilemeyeceğim
birden yakın aile bağlarını, ancak şu Naciye Makal'ın kitabı (Bindim Tütün Küfesine)
bana yol gösterdi o aileye tanıklığımı. Diyorum ki, bir de heyecanım sanatoryum
caddesine gideceğimiz yolu tutacağız. Öyle değil mi? Bir de Çankaya'ya sevgili
Başkana gidelim randevu alarak. Gidecek pek çok heyecanlı yerler var, geldiğimde.
Şimdilik biraz erken oldu, şu kitap imza gününüz. Olsun heyecanım orada ise.
Yollar nedir ki? Yollar sizi bana bağlayan. Mahmut Makal sordu? Kitabı yolladı mı
Erbil dedi, evet evet dedim . Ancak yakındır okuyacağım, yorumlarımı yazacağım,
dedim. Elimde bir arkadaş getirdi. Tayfun Er'in Erguvaniler kitabı var. Türkiye'de
iktidar doğanlar. İçinde ilginç yaşam kesitleri var. Gerçi daha benzer Soner
Yalçın'dan okumuştum. Türkiye'de görebileceğimiz önde olan insanların yahudi,
mason oldukları, yönettikleri. Dünyayı ötedir yönetmiyor mu yahudiler? O nedenle
hemen kitabın ardından bir kitap daha var benzer, ancak şu imza gününe olay olan
kitabınızı büyük bir zevkle okuyacağım. İmza anınız, geleceğe biriktirilecek olaylardır.
Gün ve kişilere tarihe tanıklık edecek, ışık tutacaktır. Sevgi ve selam dileklerimle.(N.K)
Sevgili Mehmet Erbil Ankara’da oturur. Köy Enstitüleri sevdalısıdır. Hasanoğlan Köy
Enstitüsü deyince belgeleri , görselleri ile tarihe, geleceğe ışık tutan, Mehmet Erbil’dir…
“Köy Enstitüleri ve Yurtseverlik” kitabının içindeki parçaları yaklaşık tamamına yakın
okudum diyebilirim, birkaç parça belki gözümden kaçtı mı bilmem?
Ancak kitabı dün gece oturdum saat geceyi aşmış 00.24, tekrar okumak, defalarca okumak,
Köy Enstitülerini.
Elbette çok etkiliyor bir devrin tanıklığı, Cumhuriyet’in sarsılmaz inancını daha çok
yükseklere çıkarmak köy- kent arasındaki uçurumu kapatmak , memleketi Mustafa Kemal
Atatürk’ün gösterdiği hedeflere ulaştırmak. İşte bunun en önemli canlı tanığı Köy Enstitüleri.
Benim bu arada Sevgili Erbil’in kitabından en çok heyecanla öğrendiğim ve etkilendiğim
şey Anıtkabir’de Hasanoğlan Köy Enstitüsü çocuklarının alın teri olduğudur.
Bu heyecanlı yeri biraz açalım, kitabın sayfalarına dönelim;
Ali Şahin öğretmen duygulanır anlatır, “1948 yılında Anıtkabir inşaatına Hasanoğlan’dan
trene binerek geldik. Azıklarımızı bir kuşak içinde belimize sarardık. Omzumuzda kazma
küreklerle Ankara Gar’ından yürüyerek Anıtkabir inşaat alanına gelirdik. O günlerde
“bayrak direği” gelmişti, Amerika’dan. Orada yaşayan bir Türk iş adamı kendi fabrikasında
yaptırmış. Çevre henüz düzeltilemediği için yol yok. Bu nedenle bayrak direğinin dikileceği
yere direği çıkarmayı başaramamışlar. Tepe olan bölümün yolu çok dik. Düzeltilmesi gereği
var. Kamyonlar bu dik yokuşlu tepeye tırmanamamış. Yetkililer Köy Enstitüsü yöneticilerinden
yardım istemiş ve belirli günlerde kafileler halinde Ankara’ya öğrenciler taşınmıştır. Onlar
yapı konusunda eğitim aldıklarına hiç zorluk çekmemişlerdir. Bu çalışmaya gönüllerinde yer
etmiş olan Atatürk sevgisi, iş yapma eylemleriyle pekişerek daha da güçlenmiştir. Çünkü onlar
bilirlerdir ki, “şimdi sözden çok iş zamanıdır”, öyle de yapmışlar yaparak, üreterek başarıya
ulaşmışlardır. Yapı başı Mustafa Güneri “800 kişi ile çalışmalara destek verdik. 400 kişi kazma,
400 kişi küreklerle geldik, demiştir. Ali Şahin öğretmen ise bayrak direğine kadar olan yolu
düzelterek Hasanoğlan Köy Enstitüsü öğrencileri olarak biz yaptık. Bu yaptığımız stabilize
yol bayrak direğinin yerine değin çıkarılabilmesini sağlamıştır” demiştir. Oluşturulan bu toprak
yol, diğer araç, gereçlerinin de yapı alanlarına ulaşımın kolaylaştırmıştır.”
Köy Enstitüleri bir sevdanın, Cumhuriyet’in ürünüdür. Köy Enstitüleri’nin üstüne örtülen
toprak Türk milletinin geleceğini ve çocuklarının üstüne örtülmüş bir topraktır. Bu konuda
çok şeyler söylendi, çok şeyler karalandı. Amaç karanlıkları açmak, yarasayı gecelere
çağırmaktı. Karanlık neydi? Türk milletinin aydınlanacağı barış ve sevgi topraklarında ,
vatanını tekrar kuşatan bir akım ,kör bir bağ.Onun temsilcileri, yöneticileri, çıkarları,
işbirlikleri idi.
Bugün Türkiye’nin geldiği yer, uzaklaştığı sevgili Ata’sının Türk milletine armağan ettiği
geleceğin yırtılan ilkeleri, amaçları. Yaşanan süreçler, acılar, savaşlar neydi? Kurtulan yurt
toprakları, vatan yeniden millet. Bugün gidilen yol ne oldu?
Kitabın sayfalarına döner isem içinde neler buldum;
Kitapta Mahmut Makal’ın sıcak anlatımlarını önsözünü buldum. Çok heyecanlandım. Öyle
akıcı, etkileyici, sade, sesi aydınlık, özlem sevgi dolu.
Kitabın arka sayfalarında , “Yerkesik ve Naciye Makal’ı buldum. Biraz da Naciye ablanın
Aksu’ya gidişinden söz açalım ;
On bir yaşındaydım. 1942 Şubat’ının soğuk bir günü’nde ağabeyimle birlikte yaya, köyden
Muğla’ya gitmek üzere yola düştük. Köy Enstitüsü’ne kayıt işlemi yaptıracak, sonra geri
dönecektik. Birkaç ay sonra okuldan haber gelince okula gidecektim. Elimde çıkın, başımda
bürüntü vardı. İlkokulu bitirir bitirmez “günahtır” gerekçesiyle başımı örtmüştü, b abam.
Neyse yine bir kamyon yolculuğundan sonra, Antalya’ya, oradan doğruca okula, Aksu Köy
Enstitüsü’ne geldik. Bizi idare odasına götürdüler. Güleç yüzlü, dazlak kafalı, insana insanca
bakan bir adamın karşısına çıktık. Hoş beşten sonra bu adam, yitiririz diye paramızın bir
kısmını aldı defterine yazdı. Adam haftaya gelip kendisinden harçlık almamızı, söyledi.
Bir şeyler yazdı çizdi, sonra bir abla çağırarak beni ona teslim etti. “Bak Şehriye, ” dedi.
“Bu küçük kızımız okula alışıncaya kadar yanından hiç ayrılmayacaksın”. Ambardan
lçüsüne uygun elbise al, yatağını göster.”
İşte Enstitülerin, sıcak yuvaların, insan canları. Vatan evlatlarını aynı ateşle yetiştiren.
Hepsini saygıyla selamlıyorum.
Yazımda heyecan olunca birden kitabın sayfalarına daldım. Eminim sevgili Erbil bu
heyecanımı görecektir. Yüzümün gülümsemesini.
Bir gök kuşağı alıp yolladı Mehmet Erbil. Yerkesik ziyaretlerinde bulundu. Ancak bir gün
de Yerkesik sokaklarında dolaşalım birlikte.
Kitabın imza günü var 10 Ocak’ta. Bir daha belki fuarda. Hayırlı olsun. İnsan üşür mü bu
havada. Üşümez. Ankara hala eksi 14 derece altında seyrediyor olsa da. Bu denli sıcak
yuvanın o görkemli insanlarının içinde.
Mehmet Erbil kimdir? Hiç tarif etmeden onu Hasanoğlan Köy Enstitülerinin sevdasını hayatının,
yüreğinin içine geçirmiş bir değerli yurtsever, ressam, bir sıcak güzel kalp , bir onurlu duruşun
sahibi desek yeter .
Adıyaman’da 1948 yılında doğru. Resim eğitim Resim İş Gazi Eğitim Enstitüsü’nde bitirdi.
1981 yılında görevli bulunduğu Ankara Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi’nde açılan
100 yıl Atatürk Müzesi’nin açılışına üç yıllık bir çalışma ile katkıda bulundu. Anadolu’nun
kırsal peyzajının yaşam koşullarını şiirsel gerçekçi bir çizgi, anlatım ile resimlerine, yazılarına,
araştırmalarına taşıdı. 19 kişisel sergi açtı. Çok sayıda karma sergiye katıldı. Ankara’da kendi
atölyesinde çalışmalarını sürdürmektedir.
Uzanıp giden yol sizi bana bağlayan Sevgili Naciye-Mahmut Makallar, tüm beraber bir arada
sohbetlerini, toplantılarını heyecanla sürdüren emekçiler,gerçek yurtseverler, siz Sevgili
Mehmet Erbil bu kalp heyecanlı, sizinle imza gününde.
Sevgiyle selam olsun sizlere . Emeklerinize, nice güzel buluşmalara, birlikteliklere size ve s
evgili ailenize nice sağlıklı yıllar ,birlikte buluşmalar diliyorum.
Payda yayıncılık üyelerine sevgilerimi, teşekkürlerimi iletiyorum.
Saygılarımı yolluyorum hepinize.
Nabide KILINÇ Yerkesik. 10 Ocak.2015